4 Haziran 2014 Çarşamba

İkizlerle sıradan bir gün

Sevgili Emre ve Ozan,


Sıradan bir günümüzü yazayım dedim. Standart hayatımızın sizinle nasıl şenlendiğinin farkında olun siz de böylece.

Ben hep erken uyanmayı seven biri oldum. "Morning person" dediklerinden. Dolayısıyla sizin 06.00'da çaldığınız kalk borusu beni pek zorlamıyor. Yine de itiraf etmem gerekir ki bazı günler Emre'nin 05.00 uyanışları "ne kadar çabuk sabah oldu?" sorgulamalarına yol açıyor.

Kahvaltınız saat 07.00. Doktorumuzun yedi aylık olduğunuzda verdiği tarifler uyarınca tuzu alınmış peynir, günaşırı yumurta, şeker katılmamış bir kaşık doğal pekmez, 7 tahıllı organik kahvaltı maması ve biraz doğal köy tereyağıyla güne dolu bir mideyle başlıyorsunuz. Elbette kahvaltı öncesi vitamin kokteylinizi veriyoruz.

Bana öyle geliyor ki günün en keyifli saatleri sabah saatleri sizin için. Kahvaltı sonrası oyun oynarken ya da bizimle sohbet ederken gülüşünüz, agunuz, öpüşünüz eksik olmuyor. Saat 09.00'a doğru sabah kestirmesi başlıyor. Nasıl da huzurlu bir şekilde uyuyorsunuz? Allah hiç bozmasın. Amin. Çok kere.

Sabah kestirmesinin adı üzerinde ne kadar sürecegini kestirmek imkansız. Beş dakika ile bir saat arası bir süre beğenin kendinize. Saat 11.00 ya da 11.30 civarı öğle yemeği için mideler gurulduyor, çanlar çalıyor. Öğle yemeğiniz 50şer gramlı etli sebze çorbası. Aman efendim, neler neler! Patates, havuç, irmik ile başlayan maceranız artık mercimek, nohut, bezelyeyle şenleniyor. Çorba yemeği çok seviyorsunuz. Hep sevin, e mi?

Öğle yemeği sonrası havanın uygunluğuna göre park gezilerimiz oluyor. O park benim bu park senin bir gezi rotamız yok malasef. Her gün aynı parka gidip oradaki müdavimlere görünüyoruz. Parkların çocuk ve yaşlıların malı olduğunun farkında değildim doğrusu anne olmadan önce.

Siz daha küçükken park gezilerimiz boyunca siz uyuyordunuz. Artık büyüdünüz. Gündüz uyku saatiniz azaldı. Parkta da çevreyle ve bizle daha çok ilgileniyorsunuz artık. Geçen hafta Emre ağacın yaprağını kokladı. Ozan da yaprağı yemeye çalıştı. Yaprağa duyduğunuz bu yakın ilgi beni çok mutlu etti. Doğayı hep koruyun diye dilek diledim. Gezi olayları yıldönümüydü, dileğim tutar diye ümit ediyorum.

Parktan sonra 15.00 civarı ev yapımı yoğurt ve meyve ile ara öğününüzü yiyorsunuz. İşte bu öğünden pek keyif aldığınız söyleyemem. Aslında tattığınız ilk ek gıda elma püresiydi fakat meyvayı pek sevdiğinizi söyleyemem.

Sonrası oyun, şarkı, emekleme talimleri ve kitap okuma. Ta ki saat 19.30'a kadar. Bir de bakıyoruz ki koca gün geçmiş ve akşam yemeği vakti gelmiş. Saat 20.00 civarı hop yatak.

Koca bir gün ardımızda kaldı. Aklıma hep bana söylenen bir söz geliyor iyi uykular öpücüğünüzü verdikten sonra. "Her gün daha kolay olacak!" demişti Baki amcanız. İşte diyorum biten günün ardından...Her gün daha kolay...Çok şükür. Amin.