19 Ekim 2015 Pazartesi

Agua



Sevgili Emre ve Ozan,

Çok uzun zamandır sizlere "su" dedirtmeye çalışıyoruz sevimli böceklerim. "Ne istiyorsun? Su mu?" "Haydi biraz su içelim" "Bu ne? Su!" "Su mu istiyorsun?" diye diye günler birbirini kovaladı. Gelin görün ki siz suya "yo yo yo" demeyi uygun gördünüz. İkiniz de...Su yok bizim hayatımızda yo yo yo var. Daha doğrusu vardı. Ta ki geçen akşama kadar...

Akşam yemeği sonrasında masa keyfi yaparken yo yo yo talebini dile getirdi Emre. Babası da "su  mu oğlum? Yo yo ne? Su su. Agua" dedi. Açalım parantez babanız çok iyi düzeyde İspanyolca bilir ve anneniz Cevantes enstitüsünün yollarını arşınlamaya yeni başladı kapa parantez.

Ve işte o an: Dünya durdu. Herkes sustu. Tüm gözler bizim salona çevrildi ve Emre şöyle dedi: Agua  Gel de duygulanma. "Evet evet, agua" diye tekrar ettikten sonra Ozan da parmağıyla şişeyi göstererek "agua" dedi. Ne mutluluk :)  Evet sevimli bıcırlarım, biliyorum ki fonetik olarak "su" demek kolay değil. "Agua" halbuki çok basit: agu gugu agudik gubidik hop agua...İşte böyle sonlandı su hikayeniz. Darısı diğer sözcüklerin başına. Agua gibi aziz olun evlatlarım...

12 Ekim 2015 Pazartesi

Tekrar merhaba

Sevgili Ozan ve Emre,


Anneniz çok unutkan, çok meşgul azıcık da üşengeç anlaşılan...Şifre neydi, hesap neydi, bugün günlerden neydi diye diye günler geçmiş. Bir de bakmış ki çok uzun zamandır buraya birşey yazmamış. O kadar zaman geçmiş ki, siz "Anten" demeye başlamışsınız mesela. Zamanın ötesinde fantastik modellerde arabalar dizayn etmeye başlamışsınız kıymetliniz legolarınız ile. Daha neler neler...Öyleyse, yazmaya devam. Soğuk bir Ekim sabahından, kara bir bulut kaplamışken her yeri  tekrar merhaba :)