17 Mart 2015 Salı

Pepe çok tatlısın sen

Sevgili Emre ve Ozan,

Yolda, parkta, komşulukta ... Ne zaman bir ikiz ailesi ile karşılaşsam yanıma gelip gururla (haklı olarak) "kolay gelsin, ben tek başıma baktım benimkilere" diyor. Ben de arkalarından düşünüyorum nasıl mümkün bu diye.

Ben yardım alıyorum ballı çöreklerim. En büyük yardımcım babanız. Heşeyinizi yapıyor babanız, yediriyor, içiriyor, altınızı değiştiriyor, yıkıyor, kuruluyor, uyutuyor. Kısacası sizi çok seviyor.

Babaanneniz de eve geldiğiniz ilk günden beri ne zaman ihtiyaç duysak bize yardıma geliyor. Dedeniz daha kısa süreli ev ziyaretlerinde sizleri oynatarak ev ahalisine biraz nefes aldırıyor. Dedenin saati, dedenin yüzüğü, dedenin balonu ve tabi ki dedenin telefonu favori oyuncaklarınızdan.Teyzeniz haftasonları sizi götürdüğümüz "dinlenme tesisi" olarak evini bizlere açıyor. Metenin odasına bayılıyorsunuz. Nehir Ablanızı büyük bir dikkatle takip ediyorsunuz.

Demem o ki, benim evdeyken ya da işteyken sizin ve evin bakımı ile ilgili hep yardımcılarım var. Şimdi gelelim bu yazının konusuna yani dün geceye. Uğur böceklerim dün geceyi sizlerle başbaşa geçirdim. Babanız turdaydı ve babannneniz hasta. Böylece ben de işten dönünce sizinle başbaşa kaldım. Bu sabah çok mutlu uyandım kuşlarım. Hiç yardımsız sizinle akşamüstü ve geceyi geçirmek benim için çok değerli. Hayatımız normalleşme sinyalleri mi veriyor ne?!



Bu kutlu olayda bana gösterdiğiniz anlayış ve verdiğiniz desteğe çok teşekkür ederim ikiz meleklerim. Bir de Pepe yani sizin demenizle Bebe sağolsun. Zira iki adet Pepe dergisi ile uyuyana kadar çok keyifli vakit geçirdiniz. Demem o ki; Pepe çok tatlısın sen!




2 Mart 2015 Pazartesi

Divan-ı Lügati't Emre ve Ozan

Sevgili Emre ve Ozan,

Gittikçe genişlemekte olan lügatınızda ki ilk kelimeleriniz aşağıda listelenmiştir:

1. Baba 2. Anne 3. Dede 4. Kedi 5. Karga

Özellikle gördüğünüz her kanatlıya veya kanatlı resmine  (serçe, kanarya, ördek, martı vb) "Kaaga" diyerek parmağınızı uzatıyorsunuz. Ve bizleri çok mutlu ediyorsunuz, geveze delikanlılarım.

Karganın sizin hayal gücünüzde ayrı bir yeri var kanımca. Seneler evvel "Avrupa Yakasında" müthiş bir "kargalar!" performansı vardı Ata Demirer'in. Sizin "Karga" performansınızın yanında esamesi okunmaz ama bir göz atın yine de oyuncu kuzularım.


1 Mart 2015 Pazar

Kaçamak: Münih-Salzburg

Sevgili Ozan ve Emre,

"Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" diye kompozisyon yazdırırdı bize Türkçe öğretmenlerimiz. Siz okul sıralarını doldurduğunuz zaman hala bu konu popülerliğini sürdürüyor olur mu emin değilim. Fakat emin olduğum bir şey var: Dilerim hem çok okur hem de çok gezersiniz göçmen kuşlarım.

Babanızla "sizsiz" ilk tatil kaçamağımızı 2015 yılının 14 Şubat'ında sevgililer gününde yaptık." Önce arabayla Yunanistan sonra arabayla Bulgaristan daha sonra uçakla Amsterdam mı olsa acaba istikamet" diye bir türlü karar veremezken kendimizi haftasonu kaçamağı yapmak üzere Münih-Salzburg yolunda bulduk.


Bu dönem Cuma günü derslerim 13.00te bitiyor sonrası ofis saatim. Ofis saatine hiçbir randevu vermeyerek ders biter bitmez kendimi babanızla Atatürk Havalimanında buıldum. 16.00 THY - Münih uçağı havalanır havalanmaz artık tatildeydik.

Münih güzel bir şehir neşeli böceklerim. Oldukça da düzenli bir şehir. Fakat biz Salzburg'u daha çok beğendik. İki gün iki ay gibi geldi bize. Sizleri özledik elbette ama "birbirimizi" de çok özlemiştik. Dolayısıyla ilaç gibi geldi bu haftasonu. Sizin de keyfiniz yerindeydi, babaanneniz yanınızda kaldı. Teyzeniz ve dedeniz de uğradı sizleri görmeye.


14 Şubat gecesi Münihteki "Oh Julia" adlı İtalyan lokantasında süper romantik ve ultra eğlenceli bir akşam yemeği yedik. Sakın "koskoca Münih'te İtalyan lokantasında mı yediniz" diye burun kıvırmayın sevimli kargalarım. Tüm lokal mekan ve barları denedik. Yedik, içtik ve gezdik. Fakat bu lokantanın insanı davet eden bir enerjisi vardı. Yıllar sonra siz de Münih'e giderseniz bir göz atın bakalım lokanta hala yerinde mi? Eğer duruyorsa, iç kısımda en köşe masada babanız ve benim için de birer kadeh şarap için lütfen. Prost!

İnsanlar Münihte soğuğa rağmen bir çok aktivite ile meşgul. İnsanın içinden gelen bir "aktivite" dürtüsü var. Dedeniz "soğukta güzellik olmaz" der sarıp sarmalardı teyzenizle beni. Hava soğuk oldu mu dışarılara çıkarılmazdık biz çocuklar.

Belki de soğuga karşı ilk önyargımız böyle oluşmuştur. Misal ; hava biraz soğudu mu benim aklıma hemen elinde bir fincan çay ya da kahve, ayakları uzatıp kitap okumak gelir. Buralarda pek öyle değil, herkes dışarılarda. Hatta surf yapma telaşında! Sizin soğukla ilişkiniz nasıl olacak acaba, sıcak gülüşlülerim. 

Salzburg'a yolunuz düşerse Mozart'ı ziyaret edin. Mozart Cafe'de "Nockerl" yiyin mutlaka. İçi bir zamanlar anneannenizin yaptığı bezelerin tadında bir tatlı "nockerl". Kalorisi bol, o yüzden tüm eski şehir boyunca yürüyün. Biz babanızla öyle yaptık. Çok da memnun kaldık. Eski ama eskimeyen bir şehirde eski ama eskimeyen aşkımızı bir kere daha tazeledik. Daha ne olsun?

 Bir başka 14 Şubat'a bakalım istikamet ne tarafa?