"Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" diye kompozisyon yazdırırdı bize Türkçe öğretmenlerimiz. Siz okul sıralarını doldurduğunuz zaman hala bu konu popülerliğini sürdürüyor olur mu emin değilim. Fakat emin olduğum bir şey var: Dilerim hem çok okur hem de çok gezersiniz göçmen kuşlarım.


Bu dönem Cuma günü derslerim 13.00te bitiyor sonrası ofis saatim. Ofis saatine hiçbir randevu vermeyerek ders biter bitmez kendimi babanızla Atatürk Havalimanında buıldum. 16.00 THY - Münih uçağı havalanır havalanmaz artık tatildeydik.
Münih güzel bir şehir neşeli böceklerim. Oldukça da düzenli bir şehir. Fakat biz Salzburg'u daha çok beğendik. İki gün iki ay gibi geldi bize. Sizleri özledik elbette ama "birbirimizi" de çok özlemiştik. Dolayısıyla ilaç gibi geldi bu haftasonu. Sizin de keyfiniz yerindeydi, babaanneniz yanınızda kaldı. Teyzeniz ve dedeniz de uğradı sizleri görmeye.

14 Şubat gecesi Münihteki "Oh Julia" adlı İtalyan lokantasında süper romantik ve ultra eğlenceli bir akşam yemeği yedik. Sakın "koskoca Münih'te İtalyan lokantasında mı yediniz" diye burun kıvırmayın sevimli kargalarım. Tüm lokal mekan ve barları denedik. Yedik, içtik ve gezdik. Fakat bu lokantanın insanı davet eden bir enerjisi vardı. Yıllar sonra siz de Münih'e giderseniz bir göz atın bakalım lokanta hala yerinde mi? Eğer duruyorsa, iç kısımda en köşe masada babanız ve benim için de birer kadeh şarap için lütfen. Prost!
İnsanlar Münihte soğuğa rağmen bir çok aktivite ile meşgul. İnsanın içinden gelen bir "aktivite" dürtüsü var. Dedeniz "soğukta güzellik olmaz" der sarıp sarmalardı teyzenizle beni. Hava soğuk oldu mu dışarılara çıkarılmazdık biz çocuklar.


Bir başka 14 Şubat'a bakalım istikamet ne tarafa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder