Kaderin cilvesine bakın ki benim de ismimin başında "doktor" ünvanı var. Lakin bu ünvan hekimlikten gelmiyor benimkisi doktora sonrası elde edilen bir ünvan. Tıp ile uzaktan yakından alakası olmayan bir alandan doktorluğum. Neyse bu başka bir yazının konusu...

Sevgili Emre ve Ozan,
Bu cumartesi rutin doktor kontrolünüz vardı. Kan ve idrar testi istedi Doktor Nineniz sizden. Daha öncede kan aldırmış olduğunuzdan çok hazırlıklıydık kan alımına. Oyuncaklarınız, emzikleriniz, su ve annenizin şefkatli kucağı emrinize amadeydi. Sorunsuz sıkıntısız kanlar alındı çok şükür. Sıra geldi idrara. Kulağa idrar alımı daha kolay olurmuş gibi geliyor da , hiç öyle olmadı.
Bebekler için plastik poşetler varmış. Vücuda yapıştırılıyor bu plastik poşetler ve idrar beze değil de poşete biriktiriliyor. Teoride çok başarılı ama pratikte sınıfta kalır. Hemşire abla ikinize de taktı bu poşetlerden ve "biraz vakit geçirin sonra bakarız işeyip işemediklerine" diyerek gitti. Gidiş o gidiş. Dakikalar geçti ne hemşire abladan ne sizin çişten haber yok. Vakit geçirmek için oyunlar oynadık, alışveriş yaptık, bol bol su içtik, içirdik. Sanki yağmur duasına çıkmış İstanbul halkıyız...Acaba barajlar dolacak mı?
Sonuç: Hastanede işemediniz neşeli böceklerim. Üç beş poşet verdiler yanımıza, yolladılar bizi evimize. Öyle de sıkı tembih ettiler ki -yarım saat, kırk dakika içinde idrar örneğini tahlile yetiştirmeniz lazım- diye... Beni aldı mı bir telaş- ya zamanında yetiştiremezsek diye...Sanki idrar şişesi elimde patlayacak, kendi kendini imha edecek yarım saat içinde...Bir panik senaryosunun içindeyim. Başrollerde bizim aile üyeleri, film müziği Emel Sayın "Yağdır Mevlam Su".
Başladık poşetleri takmaya, Bir: karavana... Poşet boş, bez sırılsıklam. İki: karavana... Poşet bulanmış pufa. Üç: Karavana... Emeklerken poşet çıkmış gitmiş. Ha gayret dedik, tam vazgeçmiştik ki; Ozanla yüzümüz güldü. Bir nevi Eurovision Sertab Erener birinciliği ...En beklenmedik anda başarıya ulaştık. Koştum gittim hastaneye elimde şişe. Peki ya Emre?
Tam 24 saat sonra mutlu sona ulaştık Emreciğimle. O da kademeli; hemen şır diye olmadı yani. Biraz birikmiş poşette, kaptım gittim hastaneye- hemşire abla dedi ki "bu yetmez- çay kaşığı kadar değil en az tatlı kaşığı kadar idrar lazım". Döndüm tekrar eve. Emel Sayın featuring Emine Beder. Başladık mutfak gereçleriyle ölçü hesabına...Çiş yavrum çiş..Şır bebeğim şır....Yağdır Mevlam su, çatlayan dudaklara, sararan yapraklara, yağdır mevlam su...Neyse ki şansımız yaver gitti de hem İstanbul'a yağmur yağdı barajlar dolu, hem Emrenin poşet doldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder